Pazar

Benimle oynar mısın?



Kızmadan sevebilsem seni... Nefretle aşkın arasındaki çizgi bu kadar ince olmasa... Geçmişi düşünmesem, sorgulamasam...
Kendi kabuğumu kendim tamir edebilmek istiyorum, kalp kırıklıklarımı da. Seni "sen uğraşma ben hallederim." diyerek kenara itip -sanki sen uğraşmaya çok hevesliymişsin gibi- açtığın yaraları kendi kendime sarmak istiyorum. Sonra hiçbir şey olmamış gibi sana yeniden gülen gözlerle bakabilmek... Bir Ezginin Günlüğü şarkısında olduğu gibi "unutup yeniden sevdalanmak" istiyorum. Senin için değil, bizim için değil, kendim için istiyorum bunu. Bilirsin, bir insanı seni üzemez hale getirmek çok kolay. Vizörden bakmak gibi hayata bakmak, bir şey canını sıkıyorsa objektifi onu görmeyen bir yöne çevir ve oyun bitsin. Karmaşık değil, çok basit; tabii düşse, kalksa, üstü başı çamur olsa da yine de "oynayacağım" diye tutturan bir çocuğun ruhuna sahip değilsen. Anlatmış mıydım bilmiyorum, inatçı bir çocuktum ben, annem eve çağırdığında ikiletmeden eve gittiğim olmamıştır hiç. Yaşım yirmi oldu, bazı şeyler hala aynı. Ben sıkılmadım daha, düşsem de elimi tut kaldır beni, oynamaya devam edelim. Sahi, sana sormadım bağışla, benimle oynar mısın, birazcık daha?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder